zturkmen@sypetunia.com

05-Marmaris-Gebekse-Serçe-Marmaris

05-Marmaris-Gebekse-Serçe-Marmaris

ROTAMIZ

 

Marmaris-Gebekse-Serçe-Marmaris (15.04.2011)

22.06.2010 Salı günü İzola da teslim aldığımız Petunia ile İzola dan İstanbula gelmiş, bir ay Ataköy Marina da kaldıktan sonra ve arada kısa Marmara gezilerinden sonra güneye inmiştik. Çanakkale, Bozcaada, Bademli derken kendimizi Gökova, Hisarönü, Bozburun ve Göcek koylarını dolaşırken bulmuştuk. Hızımızı alamayıp 12 adaları dolaşmış, 16 Ekim 2010 da Marmaris Yacht Marina’ da karaya aldığımız Petunia’ mızla 15 Nisan 2011 de buluşmak üzere vedalaşmıştık.

Gün geldi buluşma gerçekleşti. Hemen küçük bir gezi ile sezonu açtık. Bu başlık altında Petunia ve ara sıra arabamızla yaptığımız gezi anılarımızı paylaşacağız.

Mayıs ın son haftası gibi Marmaris-İskenderun(Arsuz-Çevlik)  düşünüyoruz ve rotamızın bir yerinde Kıbrıs(Girne ve Karpaz) da yer alacak. Haziran daki seçimden sonra da Ege Denizindeyiz. Kısmetse seyir notları ve fotograflarımızı blogda ve bu başlık altında paylaşacağız.

Marmaris-Gebekse-Serçe-Bozukkale ve karadan Datça-Palamutbükü

Zehirlisini vurup denize indirmek için Petunia ile aylar önceden randevulaşmıştık. 10 Nisan 2011 Pazar günü ben, eşim Belgin, eşimin kuzeni Abdullah(Apo) ve onun eşi Emine İstanbul dan arabamızla Marmaris e doğru yola çıktık. Kısa bir Alaçatı – Urla kaçamağı da yaptıktan sonra akşam Marmaris e ulaştık, fakülteden sınıf arkadaşım Ahmet lerin evine misafir olduk.

Ertesi gün Yacht Marina da 6 aydır karada duran teknemize uğradık. Tentesini çıkardık sağını solunu, içini dışını gözden geçirdikten sonra, Apo başladı zımpara işine. Zımpara işi bitince bir güzel de yukardan aşağı yıkadık teknemizi. Sonra zehirli boya almak için Marmaris e döndük. Teknomarin ya da International markalarını ve astardan sonra 2 kat boya vurulmasını öneriyorlardı. Bizim Apo “İlk boya da kaliteliymiş hala tam tozutmamış, gerek yok astara enişte atarız 2-3 kat olur biter.” dedi durdu. Apo ya güvenirim beceriklidir, pratik görüşleri vardır. Kendisi de 5.5 metrelik bir ahşap tekne yapıyor, bitirmek üzere. Ama benim içim rahat değil. Birileri “İlk atılan boyanın markası biliniyorsa astara gerek yok iki kat aynı boyadan atarsınız” deyince İzola Marinadan teknisyen Boris i aradım teknemizde kullandığı zehirli boyanın Hempel Mille Dynamic olduğunu öğrendim.

Petunia nın tentesi açılıyor. Açılış Ahmet ten:)

Petunia nın tentesi açılıyor. Açılış Ahmet ten:)

Salı günü 3 adet 2,5 litrelik boya ve gerekli tutyaları da aldıktan sonra marinanın yolunu tuttuk. O gün birinci katını Çarşamba günü de ikinci katını attık. Bu arada marina yetkilileriyle konuşup Cuma değil de bir gün önceden Perşembe denize  indirebilirmiyiz diye sormuştum. OK demişlerdi. Erkene almak istemem küçük kızım Duygu ve arkadaşı Burçin kızımızın Perşembe gelip Pazartesi dönmek zorunda olmaları nedeniyle. O akşam 1 kutu zehirli daha alarak Perşembe sabah erkenden sağına soluna, salma altına dümen palasının üst kısımlarına oraya buraya rulo-fırça elimizde sürdük durdukJ Sonunda öğleden sonra Petunia mızı denize kavuşturduk.

Zehirli konusunda alacağımız sonucu ileriki aylarda paylaşırız.

Apo zımparalama faslında

Apo zımparalama faslında

Seyirciler! Ahmet, Belgin ve Emine

Seyirciler! Ahmet, Belgin ve Emine

Ahmet “Denge tahtasında” :)

Ahmet “Denge tahtasında” 🙂

Zımpara sonrası Petunia yı yıkıyorum.

Zımpara sonrası Petunia yı yıkıyorum.

Haydi denize!

Haydi denize!

Denize iniyoruz

Denize iniyoruz

Cuma günü denize açıldık. Hava kapalı. Gebekse, Serçe ve Bozukkale düşünüyoruz.

Duygu, ben ve Belgin

Duygu, ben ve Belgin

Apo tramolada, kaptan Duygu nun talimatını bekliyor.

Apo tramolada, kaptan Duygu nun talimatını bekliyor.

Şu kurdelelere de bir türlü ayar tuturamadık :)

Şu kurdelelere de bir türlü ayar tuturamadık 🙂

İlk gün Gebekse Koyundaydık. Motor ve kısa süreli bir yelken seyrinden sonra koya girdik.

Toplam 3 tekne vardı ben 4.düm. Demir atıp Güney deki kara uzantısının kıstakla giriş arasında kalan kısmın orta hizalarında bir yerden iskele kıç omuzluktan koltuk aldım. Rüzgar Batı dan kıstak üzerinden; iskele kontradan 1-2 knot esiyordu. Sabah diğer tekneler birer birer koyu terk etti. Botla kumsala çıkarken birinin çımasını da biz çözdük. Koyda yalnız kalmıştık. Oradaki harabeleri gezdikten birkaç resim çektikten sonra tekneye döndük. Aynı yönde esmeye devam eden rüzgar 5 knot var-yoktu teknemiz demir taramış iskele tarafından bağlı olduğumuz için de başını rüzgara çeviremeyen tekne karaya sancak tarafına yer değiştirmiş karaya yaklaşmıştı. Ekipten biri tekneye çıktı koç boynuzundan halatı çözdü motoru çalıştırdı koyun ortasına hareket etti. Bende karadan halatı toplayıp tekneye çıktım. Aldığım ders:

1-5 knot rüzgarda tarayan demir atmamak 🙂
2-Tekneyi yakın mesafe de olsa terk etmemek. Kullanabilecek bir kişiyi teknede tutmak.
3-Yandan rüzgar alarak kıçtan kara olmamak. Bu pozisyonda demir atmak herhalde demirin taramasını kolaylaştırır.

Gebekse de Apo demir için bekliyor

Gebekse de Apo demir için bekliyor

Gebekse de karaya çıkış.

Gebekse de karaya çıkış.

Gebekse Koyu. Arka planda Petunia.

Gebekse Koyu. Arka planda Petunia.

Ben ve Petunia

Ben ve Petunia

Dönüş yolunda. Arkada Kızıl Ada

Dönüş yolunda. Arkada Kızıl Ada

Hava pek iyi değildi, ama bizim havamız yerindeydi:)

Hava pek iyi değildi, ama bizim havamız yerindeydi:)

Gebekse de bir gece kaldık. Solugan nedeniyle rahat edemedik. Cumartesi sabahı Serçe Koyuna geçtik. Serçe de girişe yakın sayılabilecek bir yerde bir İngiliz çift katamaranlarıyla gelip demir atmışlar. Selamlaştık. Deliler! gibi temizlik yapıyorlar. Biz Güney-Batı daki koya yöneldik uygun bir yere demir attık. Geceyi alargada geçireceğiz. Kuzeydeki koydan bir balıkçı teknesi çıktı geldi bir dubaya bağlandı. Saat 23:30 gibi bir katamaran daha koya girdi projektör eşliğinde döndü dolaştı uygun bir yer mi bulamadı nedendir bilemiyorum çıktı gitti. Gece boyunca demir etrafında döndük durduk ama solugan yoktu, fazla rahatsız olmadık.

Pazar sabahı Bozukkale ye hareket ettik. Yolda Arap Adası koyunda yüzme molası verdik. Bozukkalede Mustafa “Tükkanı!” açmış müşteri bekliyor selam verdik hayırlı  işler dileyip koydan çıktık. Dönüş yolunda da 20 knotlara çıkan rüzgarla yelken keyfi yaptık. Kadırga Koyunda yemek molası verdik. Sonra Marmaris e döndük Yacht Marina Hotel-6 ya bağlandık.

Balıkaşıran daki tabela.

Balıkaşıran daki tabela.

Dönme nedenimiz kızımız Duygu nun İstanbul a dönmek zorunda olmasıydı.

Salı günü tekrar denize çıkmak için hazırlıklara başladık. Niyetimiz Yeşilova ve Hisarönü yapmaktı.

Aradaki günü değerlendirmek amacıyla 18 Nisan Pazartesi Marmaris den kara yoluyla Datça, Palamutbükü gezisi yapmak için yola çıktık. Balıkaşıran mevkinde kısa bir mola verdik.

Yolumuza devam ettik Aktur a uğradık. Sezon kapalı. Çok ıssız bulduk. Daha önce karadan ve denizden olmak üzere iki kez gelmiştik, cıvıl cıvıldı. Sahil boyunca bir süre yürüdükten sonra tekrar Datça ya devam ettik.

Eski Datça da Can Yücel in sağlığında devamlı gittiği kahvede oturup çaylarımızı içtikten sonra kalkıp Eski Datça yı  turladık.

Dut ağacının altında çay keyfi.

Dut ağacının altında çay keyfi.

Kahvedeki Can Yücel köşesi.

Kahvedeki Can Yücel köşesi.

Yarım kalan şarabı.

Yarım kalan şarabı.

Yol üzerinde bir badem ağacına tırmanıp çağla bademleri dalından toplayıp yedik.

Badem ağacındayız. Güneş gözlüksüz de olmuyor:)

Badem ağacındayız. Güneş gözlüksüz de olmuyor:)

Datça Limanı. Çevre düzenlemesi yapılıyor.

Datça Limanı. Çevre düzenlemesi yapılıyor.

Daha önce tekne ile Gümüşlük ten Knidos a doğru Gökova yı dolaşırken uzaktan bakıp geçtiğim Körmen e, olur da girmemiz gerekebilir bir gün diyerek limanın durumu ve bağlanma olanaklarını görmek için şöyle bir uğradıktan sonra yolumuza, Palamutbükü ne doğru devam ettik.

Birkaç yıl önce de kısa bir Marmaris-Knidos yolculuğu yapmış birçok anıyla dönmüştük. Palamutbükü yoluna girdikten sonra1 kmkadar sonra solda bir mezarlık gördük. “İşte burası dedim!” Anlatayım: Mezar taşlarında resimleri işlenmiş yan yana iki gencin mezarı vardı. Ve ben bu yerin nerde olduğunu bir türlü anımsayamıyordum. Yanlış olarak Erikli gezimiz esnasında gittiğimiz köylerden birinde diye kalmış aklımda. Ama hangi köy de idi bir türlü çıkaramıyordum.

Birdenbire karşımıza çıkınca girip tekrar bakalım dedim. Erkek olan abi 1979 yılında 18 yaşında, abisinden 5 yaş küçük olan kız kardeş 11 yıl sonra 24 yaşında vefat etmiş. Kız olanın mezar taşında siyah bir kurdele vardı, daha önce geldiğimizde kırmızıydı. Bir değiştiren var mutlaka diye düşündük. Merakımız yenemedik köye uğradık. Çok değil yoldan1 Kmkadar içerde. Arabamızla köyün içinde yavaş yavaş yol alırken rast geldiğimiz bir genç adama mezarları sorduk. Aramızda geçen konuşma:

-Merhaba

-Merhaba

-Biliyorsunuzdur köyün mezarlığında genç yaşta vefat etmiş iki gencin mezarı var.

– Evet biliyorum.

-Daha öncede görmüştük. Kız olanın kurdelesini değişik renkte bu kez. Kim değiştiriyor ?

-Her sene annesi değiştiriyor. Bazen siyah bazen kırmızı takıyor.

-Annesi sağ demek.

-Evet, babası da sağ.

 -Çok üzüntülü günler geçirmişlerdir. Sağlıkları yerindedir inşallah.

-Evet iyiler.

-Başka çocukları var mı?

-Evet var….. Ben!

-…………..

Ne diyeceğimi bilemedim. Elimi uzattım, “Özür dileriz istemeden acınızı tazeledik. Genç yaşta hayatlarını kaybetmişler aile için çok zor olmuştur diye üzüldük, merakımızdan köyünüze uğradık.”  diyebildim.

“Abimi pek hatırlayamıyorum teğmendi, trafik kazasında kaybettik. Ablamı hatırlıyorum, öğretmendi hastalık nedeniyle vefat etti. Şimdi annem babamla altlı üstlü oturuyoruz. Şuradaki Arslan Market te bizim” dedi.

Daha fazla kalamadık başsağlığı dileyerek Allahaısmarladık deyip Hızırşah Köyünü geride bırakarak Palamutbükü ne doğru yola koyulduk. Bir süre arabada sessizce yol aldık.

Kaderin cilvesine bakın: Abisi öldüğünde “kız kardeş” olarak onun mezarını ziyaret ediyordu, şimdi ise yanı başında “abla!” olarak yatıyor.

Mezar Taşları.

Mezar Taşları.

Mezar Taşları.

Mezar Taşları.

Abinin mezar taşının arkasında kısa bir yazı var. O kadarını yazmayacağım. Yolu bir şekilde Datça ya düşen, merak edip giden olur diye.

Palamutbükünü gezdikten sonra tekrar Marmaris e döndük. Yol üzerindeki dükkandaki Adem den  “Ballı Badem” de alarak tabi. Tepeden birkaç Palamutbükü resmi çekmeyi de unutmadık.

Belgin Palamutbükü’ nde

Belgin Palamutbükü’ nde

Palamutbükü. Nefis “Manzara” veriyor:). Ayrıca oldukça korunaklı bir limanı var.

Palamutbükü. Nefis “Manzara” veriyor:). Ayrıca oldukça korunaklı bir limanı var.

Sağlıcakla kalın, hoşcakalın.